Haber

Kılıçdaroğlu: “Komutanlar Yerini Bilsin. Siyaset Asker İşi Değil. Herkes Haddini Bilecek”

CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Sakarya’daki tank palet fabrikasında yaptığı konuşmayı generalleri alkışlayarak eleştirdi. Erdoğan, “Kendisini askerlere alkışlattı. Bu, devlet açısından büyük bir yolsuzluğun alametidir. Etrafınıza siyaset koridorlarında kariyer yapan askerler koyarsanız, Ortadoğu’nun yıldızı bol üniformasıyla kalırsınız” dedi. Ortadoğu askerlerinin savaşlardan ve cephelerden kaçtığını unutmayın, komuta kademesi onun için haddini bilsin. Siyaset askerin işi değildir. Kılıçdaroğlu, Dava Dernekleri eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili olarak, “Madem bu kadar bağırıyor, çağırıyor. O zaman daha açık konuşayım. Azmettiriciler yanınızda, teslim olacaksınız.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde; grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“KAPANIŞ TARAFLARININ KAPATILMASI VE HAZİNE YARDIMININ KESİLMESİ GİBİ DEMOKRASİ UYGULAMALARI ASLA KABUL ETMİYORUZ: CHP olarak demokrasiye inanıyoruz. Geçen yüzyılın acısı var. Demokrasiye darbeler var. Askeri darbeler var, sivil darbeler var. Türkiye’nin artık bunlardan kurtulması gerekiyor. Önümüzdeki seçimler bu bağlamda değerlidir. Demokrasiye inanıyorsak, niyet özgürlüğüne de inanacağız. Siyasi partilerin kapatılması askerlik dönemlerine ait bir gelenektir. Siyasi partiler artık demokrasilerde kapalı değil. Çünkü 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hangi partinin iktidar olacağına egemen güçler değil, bizzat kendisi karar verecek. Bu nedenle demokrasi bizim için vazgeçilmezdir. Partileri kapatma, hazine yardımını kesme gibi demokratik olmayan uygulamaları asla kabul etmiyoruz ve yanlış bulmuyoruz. Hep birlikte söylüyoruz: Yaşasın demokrasi. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.

Ben dahil CHP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırmazsanız naif olursunuz: Öyle bir noktaya geldik ki tehdit ediyorlar. Güç kimdeyse tehdit etmeye başlar. ‘Bağışıklığınızı kaldıracağız’ diyorlar. İki milletvekilinden CHP’li Ali Mahir Başarır ve DÜZGÜN Partisi’nden Lütfü Türkkan; dokunulmazlıklarını kaldırmak için komiteyi topluyorlar. Açık ve net söylüyorum: Ben dahil CHP’li üyelerimizin ve milletvekillerimizin dokunulmazlıklarını kaldırmazsanız kibirlisiniz. Korkalım diye kul hakkını yemedik. Niyetlerimizden dolayı bizi yargılamak mı istiyorsunuz? Hakim. Biz korkalım diye yolsuzluk yapmadık. Biz sizin gibi değiliz, sizin gibi olmak istemiyoruz. Annemizin sütünü alnımız temiz içtik. Bu ülkeden hesap sorulacaksa hesap sorulmasından korkmayacağız. Bizi cezasızlıkla tehdit edeceklerini sanıyorlar. Parlamento geleneklerini ayaklar altına alıyorlar. Korkmadık, korkmayacağız. İnandığımız yolda kararlılıkla yürüyeceğiz, yürüyeceğiz, yürüyeceğiz.

85 MİLYON BİLSİN Kİ DEVLET YETKİLİLERİNİ TOPLAYARAK ONUN İÇİN DUA EDENLER BU ÜLKEYE HİÇ HAYIR GELMEZ: Türkiye’nin her yerinden dertleri olanlar; ‘Ah lütfen sayın genel başkan ya küçük bir resim çekin ya da bir tweet atın dertlerimizi anlatın. Bunu öyle bir dile getirin ki, en azından birileri bizim sorunlarımız olduğunu hatırlasın.’ Herkes bilsin ki kendini saraylara hapseden, devlet memurlarını toplayıp alkışlattıranlardan bu ülkeye hayır gelmez. 85 milyon da bilmeli.

İFADE ETMEYİN: Ziraat mühendisleri de bundan 177 yıl önce, 10 Ocak 1846’da İstanbul Yeşilköy’deki Ayamama Çiftliği’nde ilk ziraat okulunun kurulduğunu söylüyor. Tam 177 yıl önce 21. yüzyıldayız, ziraat mühendislerinin sorunları var. Geçen sene tweet atmıştım, bu sene benden o tweeti kürsüden seslendirmemi istediler. Ben de aynen bunu dile getiriyorum: ‘Değerli ziraat mühendisleri. Çektiğin bütün sıkıntıları biliyorum. Hiç umutsuzluğa kapılmayın. Bu bereketli topraklarda mesleğinizi seve seve yapacaksınız. Mesleki gücünüzü coşkuyla kutlayacağınız günler çok yakın.’

PIKTES ÖĞRETMENLERİNİN KURBANI: Toplumun pek bilmediği bir sorun daha var. PİKTES projesi diye bir projeyi hayata geçirdiler. Kısaltması: Suriyeli Çocukların Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi. Bu proje kapsamında sözleşmeli öğretmenler bulunmaktadır. Bir de diyorlar ki, ‘Üzüldük, sözleşmeliyiz, sene sonu gelince bizi işten çıkarıyorlar, kovuyorlar, yeni yılda yeniden sözleşmeye başlıyorlar. Yeni bir sözleşme imzalıyoruz. Bu nedenle bize kıdem tazminatı ödememenin yollarını arıyorlar.’ Akıl var, mantık var. Devlet aldatır mı? Devlet aldatmaz ama saray ve toplum aldatır. Onların işi hile yapmaktır. Bu öğretmenlere nasıl daha az para ödeyebiliriz? Kıdem tazminatını nasıl öderiz? Merak etme. Görevini, işini biliyorum. işini biliyorum Kıdem tazminatı alacaksın, ekibine kavuşacaksın, zamlarını alacaksın. Az kaldı, geliyor.

TÜM SAYGIN GAZETECİLERİMİZE HEPİMİZ TEŞEKKÜR EDERİZ: Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Öncelikle kalemini satmayan, haber peşinden gitmeyen, öğrendiği haberi teyit edip sonra haber yapmayan tüm dürüst gazetecilere hepimiz bir teşekkürü bir borç biliriz. Çünkü gerçekleri, olayları ve perde arkasını onlardan defalarca öğreniyoruz. Onurlu bir gazeteci asla kalemini kiralamaz veya satmaz, ancak onurlu bir şekilde haberini yapar. Bir baskı ile karşı karşıya kaldığında çekinmez ve korkmaz. Haberlerini gazeteci idealinde yazar ve kamuoyunu bilgilendirir. Gazeteci; Gerçek demokrasilerde dördüncü güç olarak algılanmanın ve kabul edilmenin temel ideolojisi budur. Toplum adına haber yapmak, toplumun sorunlarının gerçeklerini iktidara, siyasi iktidara aktarmak. Ocak ayının gazeteciliğimiz açısından çok sancılı geçtiğini bilmenizi isterim. Metin Göktepe onlardan biriydi… Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink onlardan biriydi. Bu gazeteciler sadece Ocak ayında farklı tarihlerde vurularak öldürüldü. Bu nedenle Ocak ayının demokrasi tarihimiz ve medya tarihimiz açısından ayrı bir değeri vardır. Elbette basın özgürlüğü yok; Sansür uygulandığını, gerçek haberlerin yasaklandığını biliyoruz.

TEK GAZETECİLERİ DE TANIYORUZ: Kalemini satıp da kendine gazeteci diyenleri de biliyoruz. Televizyona çıkıp AK Parti adına konuşan; Kalemini, niyetini satan, aklını saraya kiralayan gazetecileri de biliyoruz. Ancak merak etmesinler, bu ülkeye demokrasi geldiğinde bir daha televizyonlara çıkamayacaklar, hatta bir daha kalemlerini satamayacaklar. Kalemini satmayan cesur gazetecilerin 10 Ocak Gazeteciler Günü kutlu olsun.

RTÜK ÜZERİNDE İNFAZ KURUMLARI VAR, BASIN AÇIKLAMASI: Evrensel Gazetesi’ne reklam vermiyorlar. RTÜK ve Basın İlan Kurumu gibi. Kendi hapishaneleri var. Onları da yeniden düzenleyeceğiz. Ahlakı yöneteceğiz. Adaleti hakim kılacağız. Kozmik ve Yeni Asya gazetelerinde ilan verilmemektedir. Yeni Asya gazetesinde ilan edilmeyen süre 3 yılı aştı. Akıl var, mantık var. Bunların hepsini değiştireceğiz, kimse merak etmesin, bu ülkeye reel anlamda ya demokrasi getireceğiz ya da getireceğiz. Bununla ilgileneceğiz.

POLİSİN İNTİHAR DEĞİL, EMEKLİ OLDUĞU, ÇOCUKLARIN ÇOCUKLARININ HAKLARINI KORUDUĞU BİR SÜREÇ BAŞLATACAĞIZ: Güvenlik güçlerimiz de lütfen sorunlarımızı gündeme getirin diyor. Bizler için canını veren, bir emirle şehit olan, çocuklarımız rahat yatsın diye çocuklarının yetim kalmasını göze alan, savaşın en zor mesleğini icra eden kahraman asker, polis ve jandarmalarımıza selamlarımızı iletiyoruz. zorluk açısından dünya ve onlarla birlikte görev yapan tüm memur ve çalışanlarımız. saygılarımızı iletiyoruz. Kendileri gibi bu fedakarlığa göğüs geren ailelerine de selamlarımızı iletiyoruz. Öncelikle polisimize, jandarmaya ve korucularımıza seslenmek istiyorum. Polis, jandarmamızın intiharına yol açan olayları biliyoruz. Bu konuda oldukça nitelikli araştırmacılar tarafından yürütülen çalışmalar bulunmaktadır. Ağır çalışma koşullarının ne olduğunu biliyoruz. Fazla mesainin ödenmediğini biliyoruz. Biz bunların farkındayız. Kişisel haklarınızın ihlal edildiğini biliyoruz. İkinci bir doğu zulmüne asla müsaade etmeyeceğimizi bilmenizi isterim. Emekli polislerimiz var. İlkokul, ortaokul mezunu. Uyum haklarını sağlayacağız. Atama ve terfiler liyakat esasına göre yapılacaktır. Yazılı sınavdan 90 puan alan polisimizin sözlü sınavda amcası amcası yok diye elenmesine asla ama asla izin vermeyeceğiz. Güvenlik güçlerimizin örgütlenmesine izin vereceğiz. Örgütlenip haklarını arayacaklar. Bunu da sağlayacağız. Polisin intihar etmediği, emekli olduğu, çocuklarının haklarını koruduğu bir süreç başlatacağız.

Vatan SAVUNMASININ SÖZLEŞMESİ YOKTUR: Uzman jandarma arkadaşlarıma da sesleniyorum. İhtisas jandarma okullarında geçen sürelerin hizmetten sayılmasını sağlayacağız. Bunu bir köşeye Kemal Bey’in sözü olarak yazın. Sözleşmeli çavuşlarımıza sesleniyorum. Sözleşmeli çavuş yok, vatan savunma sözleşmesi yok. Hepsini ekipler halinde yapacağız ve siz de görevlerinizi alın teriyle yapacaksınız.

KUZEY SUBURLARININ SORUNLARINI ÇÖZEN SÖZLER: Çavuşlarımıza da sesleniyorum. Adalet için gösterdiğiniz çabayı biliyorum. Bakın bir olay var. Bomba imha emri verene 8 tazminat ödeniyor. Bomba imha edilirken şehit olan Esma Astsubay’a tazminat ödenmedi. Bu ucubeyi ortadan kaldıracağız. Kimse paniğe kapılmasın, Kemal Bey varsa demokrasi, adalet, insan hakları çok para eder.

SAKİNLİĞİMİZİ KORUYACAĞIZ. BEKLEYECEĞİZ: Bütün bunları iyi işleyen bir devlet ve kamu mekanizmasıyla yerine getireceğiz. Devletin görevini biliyoruz. Kamu kurumu, kamu yönetiminin de bir amacı vardır. Toplumda huzuru sağlamak, inancı sağlamak. Huzur ve inancı sağlamazsanız toplum kutuplaşır, kutuplaşır. İç çatışmalara zemin hazırlayan bir ortama dönüşür. Şu anda Türkiye için en büyük risk bu. Tüm vatandaşlarıma sesleniyorum. Zaman zaman ne kadar haksızlıkla karşılaştığınızı biliyorum. Şunun farkındayım: Ama soğukkanlılığımızı koruyacağız. Bekleyeceğiz. Kalbimizin ve vicdanımızın sesine kulak vereceğiz. Biz sandığa gittiğimizde özgürlükten, insan haklarından ve demokrasiden yanayız; Haksızlığa karşı adaleti savunan bir anlayışla oy kullanacağız. Sarayı ve şirketini, cemiyetini ve beş kişilik çetelerini bu ülkeden kovacağız. Ülkemize demokrasiyi, insan haklarını ve tüm güzellikleri getireceğiz.

YARIN SABAH NE OLACAĞIMIZI BİLMİYORUZ: Devleti yönetmek vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Devleti yönetmek aslında hukuku ve adaleti sağlamaktır. Bunu yapmazsanız, halka karşı görevinizi yapmıyorsunuz demektir. Halkta huzur ve inanç var mı, huzur içindeler mi? Bu ülkede her birimiz yarın sabah neye uyanacağımızı bilmiyoruz. 10 dakika sonra ne olacağını bilmiyoruz. Ekonomide istikrar yok. İşsizlik hat safhada. İcra daireleri her geçen gün artmaktadır. Akıllara durgunluk veren bir durum değil, Türkiye’nin bunlardan kurtulması gerekiyor.

HER KİŞİDEN 3.977 DOLAR ÇALINDI: Rakamlar vereceğim… Baskı altında olan ve iradesini saraya ipotek eden TÜİK’in rakamları. Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiğinde Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 12 bin 582 dolardı. Bugün 2022’de kişi başına düşen gelir 12.582 dolardan 9.485 dolara düştü. Her kişiden 3.097 dolar çalındı. Şimdi geçmişte AK Parti’ye ve MHP’ye oy vermiş vatandaşlarımın bu soruyu kendi vicdanlarına, ailelerine, çocuklarına, kasap ve bakkallarına sormalarını istiyorum. 12.582 dolardan 9.485 dolara kim indirdi? Bu soruyu sormazsanız; Evlatlarınızın, bayrağınızın, vatanınızın hakkını savunamıyorsunuz. Bunu kim gündeme getirdi de milletin başına bela oldu? Bu, yoksulluğun derinleşmesidir. Bu nedenle kaynaklar beş kişilik çetelere aktarılır.

NEDEN RED EDİYORSUNUZ, İSİM ÜZERİNDEKİ TABAN FİYATI CİDDİ OLARAK: Geçen hafta CHP kümesi bir yasa tasarısı çıkardı. Böylece en düşük emekli maaşı asgari fiyat ölçüsüne yükselir. AK Parti ve MHP milletvekillerini reddetti. Neyi reddediyorsunuz, adı esasen taban fiyat üzerinde. Emekliye ne veriyorsunuz, taban fiyat bile vermiyorsunuz, çok görüyorsunuz, asgari fiyat bile. Bunu soruyorlar halka, siz milletvekili olsanız CHP’nin bu kanun teklifi Meclis’te görüşülürken neye oy verirdiniz? Kabul oyu vereceğini söyleyenlerin oranı ise yüzde 83,3. AK Parti seçmenine soruyorlar, neye oy verirsiniz? yüzde 72.4 MHP seçmenine CHP’nin önerisine ne oy vereceklerini soruyorlar, yüzde 74,5 evet oyu vereceklerini söylüyorlar. Toplumda bir mutabakat var. Bu da CHP’nin mecliste toplumun yakıcı sorunlarına ne kadar akılcı ve mantıklı yaklaştığını gösteriyor. Toplumun en yoksul ve en savunmasız kesimlerini koruyan partinin adının Halk Partisi olduğunu öyle ya da böyle herkes öğrenmeye başladı.

KAÇACAKSIN. SANDIK GELİNCE DERSİNİZİ ALACAKSINIZ: Türkiye yönetilmiyor, atılıyor. Türkiye’nin sorunlarını benden öğreniyorlar çünkü toplum içine çıkamıyorlar. Sokağa çıkamıyorlar, evlere giremiyorlar, dertlerini kadınlara anlatamıyorlar, memur tayin ediyorlar. Erdoğan’dan bir mektup, ben memurum, size getirdim. Senin kadın kolların yok mu? Sizin gençlik kollarınız yok mu milletvekilleri? Dışarı çıkamıyorlar, kaygı dinleyemiyorlar. Kaçıyorlar. kaçacaksın Sandık geldiğinde dersini alacaksın.

O MAKAMA MAHALLESİ ZORBA ÜZERİNE OTURMA: Bey bildiğiniz üzere tank ve palet fabrikasına gitti. Çok konuştu. Erdoğan yine tanıdığımız Erdoğan. Hiçbir şey değişmedi. Hep küfür, kıyamet, iftira. Aslında, onu fırlatmaktan korkmuyor. Çünkü başkanlığın ne olduğunu bilmiyor. O ofisin ne kadar pahalı ve değerli olduğunun farkında bile değil. O ofiste mahalle zorbası gibi oturamazsın. Bu makam Türkiye Cumhuriyeti devletini ve bayrağını temsil eder. O makama sövmek, iftira atmak yakışmaz.

POOR KENDİ TROLÜydü: Ama ne yazık ki üzülerek söyleyelim, Erdoğan yine tanıdığımız Erdoğan. Zavallı adamın kendi trolü olduğu noktaya geldi. Ancak devleti ne kadar çürüttüğünün göstergesi dün oldu. Devleti çürütüyorsun diyordum. Gösterdi. İftiralarıyla övünen, rant atan, alkışlayan kurmay askerler. İnsanların dikkatini iki şeye çekmek istiyorum. Her şeyden önce biz CHP olarak yiğitçe üzerimize düşeni yaptık, kan kustuk, kızılcık şerbeti içtik. Ama nasıl değişeceğimizi biliyorduk ve başardık. Her değişim içeriden başlar. Sonra dökülür. Kendi iç reformlarımızı yapmayı başardık. Önce özgürleştik, sonra özgürlükçü olduk. Kolay olmadı dostlarım. Her taraftan şikayetler geldi. İnan bana, kolay olmadı. Ancak değerli olan zoru başarmaktı ve biz zoru başardık. CHP artık gerçek anlamda halkın partisidir.

KOMUT SEVİYELERİ SINIRI BİLİR: Statükodan ayrıldık, değişimden yanaydık. Değişimi, özgürlüğü savunduk. Bize oy vermeyen insanlara haksızlık yapıldığında biz onların yanında olduk. Hepsinin geçmiş olayları, oturup düz bir mantıkla analiz ettik, hepimizin aklı başında. Erdoğan ne yaptı? Dün eleştirdiği her şey artık kişisel olarak kendisine dönmüştür. Müthiş bir tiran, militarizmin savunucusu oldu. Artık statüko telaffuzlarının ötesine geçmiyor, telaffuzları. Felaket yapılarıyla uyumlu. Değişimin önünde büyük bir engel olarak ortaya çıktı. Öyle bir sistem kurdu ki dün beni siyasi olarak eleştirirken askerlere alkışlattı. Askerlerin kendisini alkışlamasını sağladı. İnan bana, askerlerin alkışlaması umurumda değil. Ancak bu, devlet için büyük bir yolsuzluğun işaretidir. Ordunun beni alkışlamasını asla istemem, böyle bir niyetim de yok. Ama zırvalık alkışlıyorsa orada devletin çürüdüğünü görüyoruz. Açık ve net konuşuyorum.

Kendinizi siyaset koridorlarında askere alınan askerlerle çevrelerseniz, bol yıldızlı ve apoletli Ortadoğu üniformaları ile kalırsınız. Ortadoğu askerlerinin savaşlardan, cephelerden bol apoletlerle kaçtığını unutmayın. Bir kariyerist, başından beri asla iyi değildir. Onun için komuta seviyesi sınırlarını bilmelidir. Siyaset asker işi değildir. Tekrar söylüyorum: Siyaset askerin işi değildir. Herkes bilecek. Herkes pozisyonunun ne olduğunu anlayacaktır.

PERİNÇEK’E BAĞLANTI: Siyaset mi yapacaklar, o kutsal üniformayı çıkarsınlar, Erdoğan’ın safına geçsinler. Perinçek’le takılsınlar, Erdoğan artık dünya adamı. Birlikte olsunlar. Biz değiştik, biz halkın partisiyiz. Hangi hatalardan vazgeçtiysek saray artık aynen öyle. Statükoculuk, reform karşıtlığı, özgürlükçülük karşıtı Kenan Evren, bunların hepsi geldi aklıma. Kenan Evren’le aynı çizgideler.

MONTAJCILARI YANINIZDA TUTUN, SUNACAKSINIZ: Son sözüm Bahçeli’ye. Bugün bağırıyor. Bahçeli bağır. Daha çok bağırıyorsun. Şunu açıkça söyleyeyim, Sinan Ateş bizim de oğlumuz. CHP’li idealist arkadaşlarımız var. Sinan Ateş onların oğlu, ağabeyi ve yol arkadaşıdır. Nitekim CHP’li merhum; Açıkça söylüyorum şehidin hakkını savunur. Açıkça söylüyorum; CHP, ağabeyimizin ve şehidimizin hakkını savunacaktır. Bu benim CHP davacılarına karşı sorumluluğumdur. Bu sorumluluğu yerine getirmek zorundayım. Çok bağırdığı için arıyor. Daha açık konuşayım o zaman. Azmettiricileri yanınızda bulunduruyorsunuz, teslim edeceksiniz. Mafya ile fotoğraf çekerek yanınızdaki gençlere yanlış mesajlar verdiniz. Mafya da oynadılar. Her şeyi mahvettin. Bildiğimizi düşünmüyor musun?

SİNAN’IN KIZLARINA ADALET VERECEĞİZ AMA KESİNLİKLE: Bir şehit var. Bu kan yerde kalmayacak. Kapınıza gelen polislere hakaret eden azmettiricileri teslim edeceksiniz. Çok net söylüyorum, şimdi çıkın ve istediğiniz kadar bağırın. CHP ciddi bir milliyetçi varlığa sahip, bu idealistlerle birlikte hareket ediyor. Milliyetçilik vatanseverlik olduğu için biz de vatanseveriz. Onlar ülkelerini, biz de ülkemizi seviyoruz. Sinan’ın kızlarının hakkını mutlaka teslim edeceğiz.

Bahçeli çok net bilsin ki, siz tank paleti Katarlılara teslim ettiniz, biz tank paleti alıp güçlü ordumuza teslim edeceğiz. davacılar ile. Askeri hastaneleri ordumuzdan aldınız. Davacılarla birlikte askeri hastaneleri ordumuza devredeceğiz. Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdılar, Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu arazi bizim yurdumuz. Orada dalgalanan bayrak bizim bayrağımızdır. Tüm davacılar, vatanseverler ve CHP’lilerle birlikte o Süleyman Şah Türbesi’ni topraklarımıza taşıyacağız, bayrağımızı dalgalandıracağız. Hep birlikte selam vereceğiz.

HANGİ YABANCI ASKERLERİ TÜRKİYE’YE DAVET EDECEKSİNİZ?: Yabancı askerler Türkiye’ye gelsin, yardımlarını umarlar. Bahçeli ve Erdoğan’a soruyorum, terörle mücadele için hangi yabancı askerleri Türkiye’ye davet edeceksiniz? Alman, Fransız, Yunan, Rus, ABD veya Kanada? Hangi yabancı askerleri davet edeceksiniz, şu ana kadar bir cevap alamadım. Açık ve net söylüyorum, idealist kardeşlerime de söylüyorum. Yeriniz CHP’dir. Milliyetçiyseniz altı okumuzdan biri de milliyetçiliktir. Vatanseverlik vatanseverliktir. Süleyman Şah’ın Türbesini vatanımıza götüreceğiz, bayrağımızı hep birlikte dalgalandıracağız ve hep birlikte selamlayacağız. Ne olacak? Erdoğan ve Bahçeli çatlayacak, çatlarlarsa biz ne yapalım?”

celebi-ajans.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu