Babacan: Kimliği belirsiz kişiler resmi verilerde yer almıyor
Hatay’ın deprem bölgesinde incelemelerde bulunan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Yıkılan 100 binadan belki 1’inde kurtarma çalışması var” dedi. Halkın afet yönetimi ve yardım kapasitesinin çok zayıf kaldığına işaret eden Babacan, hükümeti sosyal medyayı acilen açmaya davet etti. Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi: “Böyle bir felaket tehdit diliyle yönetilemez.”
Babacan şu ifadeleri kullandı:
ACİL PORTATİF BAZ İSTASYON SAYISI HIZLI ARTIRILMALIDIR : “Büyük bir insanlık dramı, büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Sanki bir şehrin haritadan kaybolmasına yakın bir tablo görmüşüz gibi. Şehrin bir noktasından bir noktasına ulaşım oldukça zor çünkü sokaklarda ve yollarda binalar yıkılmış durumda. Vatandaşlarımız birbirleriyle konuşamıyor. Telefon altyapısı önemli ölçüde çöktü. Taşınabilir baz istasyonlarının hızla arttırılması ve haberleşmenin önünün açılması gerekmektedir. En değerli sorun ulaşım ve iletişimdir.
TAHMİNİ YIKILAN 100 BİNADAN 1’İNDE KURTARMA FAALİYETİ VAR: Bu büyük bir yıkım meselesi. Televizyon veya telefon ekranlarında gördüğünüz her kurtarma faaliyetinin önünde, ekranlarda görmediğiniz en az 100 adet kurtarma dışı faaliyet bulunmaktadır. Yani bir aktivite yok. Enkazlar var. 10-15 katlı binalar yıkıldı. Aileler binaların çevresinde yardım bekliyor ama herhangi bir hareket yok. Tahminen 100 binadan 1’i yıkılmıştır. Diğerlerinde aktivite yok. İnsan çaresizce bekliyor.
HALKIN AFET YÖNETİM KAPASİTESİ ÇOK ÇOK ZAYIF: Sadece Antakya’da değil Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya ve Adana, Osmaniye, Gaziantep, Kilis gibi illerimizde de belli ölçüde hissedilen bu büyük deprem karşısında halkın afetleri yönetme kapasitesi. , Şanlıurfa ve Diyarbakır. çok çok zayıf Felaketin büyüklüğü karşısında halkın uygulamaları çok ama çok zayıf. Aslında, görmediğinizde söylemek zor. Antakya şimdi televizyon ve telefon ekranlarında gördüğünüzden çok daha ağır bir tabloyla karşı karşıya.
En temel ihtiyaç… Su, sorun. Gıda sorun. Hijyen malzemeleri… Mesela bebek diyoruz ama yaşlılar için hijyen malzemeleri de değerli bir ihtiyaç. Battaniye ve kıyafet çok ama çok kıymetli bir ihtiyaç. Evet kamu kurumları çaba gösteriyor ama vatandaşlarımızın büyük ihtiyacı ve büyük yardım çabası karşısında maalesef kamunun bunu koordine etme kapasitesi yeterli değil. Bunu yerinde de görüyoruz.
SAYILAR YÜKSELECEK, ACI BÜYECEK: Kelimelerle anlatılması güç, görmeden de anlaşılması güç olan bu felakette milletimize bir kez daha taziyelerimi sunuyorum. Ulaşılan cesetlerin kimliği şu anda teyit edilmiyorsa, şu anda hayatını kaybedenlerin sayısına da yansımıyor. Üzülerek söylüyorum ki rakamlar yükselecek, acılar her geçen gün büyüyecek.
KRİTİK YANLIŞLARA KARŞI EN DEĞERLİ HAKKIMIZ : Millet olarak sabretmemiz ve dirayetli olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Evet, milli birlik ve beraberlik günüdür ama yöneticilere doğruları öğütlememiz, yanlışları eleştirmemiz en değerli hakkımızdır. Vatandaşlık hakkı Ülkeyi yönetenlere eksikliklerini göstermek, muhtaçlara işaret etmek hakkımızdır. Bu onların da istediği bir şey.
SOSYAL MEDYAYI AÇIN: Sosyal medya karartma kararı çok büyük bir hata. Bu büyük bir hata. Olmalıdır; Devlet, hükümetin güvenilir ve prestijli bilgi kaynağıdır. İnsanlar gerçeği öğrenmek istediklerinde resmi kanallardan, hükümetten, hükümetten duysunlar. Ayrıca sosyal medya acil yardıma ihtiyacı olan vatandaşlarımız ile o vakfa ulaşabilecek kurum ve vatandaşlar arasındaki en değerli bağdır. Sosyal medyayı kapatmak vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını dile getirmelerini engellemektir. Yardımı önlemek için. Hükümete acil çağrım: Sosyal medyayı açın. İnsanların özgürce iletişim kurmasına izin verin.
KİT YETKİLERİ KISITLAMA İÇİN KULLANILMAMALIDIR: 10 ilde olağanüstü hal ilan edildi. OHAL’in sadece halkın işlerini daha pratik yapabilmesi ve bürokratik aksaklıkları giderebilmesi için kullanılması gerekiyor. Devlet olağanüstü hal yetkilerini asla ve asla temel hak ve özgürlükleri kısıtlamak, bir başka deyişle iletişim özgürlüğünü kısıtlamak için kullanmamalıdır.
BU TÜR AFETLER TEHDİT DİLİ İLE YÖNETİLMEZ: Ben de Sayın Başkan’a seslenmek istiyorum. Dün ve bugün kullandığı öfke ve nefret dili bugüne yakışmayan bir dil. Ülke olarak dirayetli olmamız gereken bu günlerde öfke ve nefret dilini kullanamazsınız. İnsanları bununla ya da bununla tehdit edemezsiniz. Bu ülkenin yönetiminin sorumluluğunu üstlenenler sağduyu ve sağduyu ile yönetmek zorundadır. Öfkeyle, nefretle, dışlayıcı bir dille, özellikle de tehdit diliyle bu tür bir felaket yönetilemez. Duygulara ve öfkeye hakim olmak, böyle bir dönemde devleti yönetenlerin sahip olması gereken en değerli erdemlerden biridir.” (HABER MERKEZİ)